25 Temmuz 2009 Cumartesi

1930 Dünya Kupası

Son iki olimpiyatı şampiyon olarak tamamlayan Uruguay’ın ev sahipliğinde gerçekleşen ilk dünya kupası. Bağımsızlığının yüzüncü yılını kutlayan Uruguay, turnuva için yaptırdığı stadyuma Centenario (yüzyıl) adını verdi. Bu turnuva, katılım için eleme maçı oynamaya gerek olmayan tek dünya kupasıydı. Ayrıca tüm maçların aynı şehirde (Montevideo) oynandığı tek dünya kupasıydı. İlk dünya kupası olduğu için haliyle bir çok ilk de bu kupada gerçekleşti. Kupa tarihinin ilk golü, ülkesinin Meksika’yı 4-1 yendiği maçta Fransız Lucien Laurent'den geldi.

Sarı ve kırmızı kart 40 yıl sonra uygulamaya koyulacaktı ancak o yıllarda da hakemler, futbolcuları oyundan atabiliyorlardı. Peru'lu Placindo Galindo da Romanya maçında kupa tarihinin oyundan atılan ilk futbolcusu oldu. Kupa tarihindeki ilk penaltı golünü Meksika'lı Manuel Rosas, Arjantin kalecisi Angelo Bossio'ya attı.

Bert Patenaude, ABD'nin Paraguay'ı yendiği maçta kupa tarihinin ilk hat-trickini yaptı. ancak bu unvanı alması 76 yıl sürdü. 2006'ya kadar FIFA ilk hat trick olarak Patenaude'den 2 gün sonra hat trick yapan Arjantin'li Guillermo Stabile'nin hat trickini kabul ediyordu. Bunun nedeni Patenaude'ın gollerinden birinin takım arkadaşı Tom Florie'ye yazılmasıydı, ancak FIFA 2006 yılında bu golün Patenaude'a ait olduğunu kabul etti.

İlk grupta Arjantin’in Fransa’yı 1-0 yendiği maçı, hakem Almeida Rego yanlışlıkla erken bitirmiş, Fransız oyuncuların itirazları üzerine Arjantinli oyuncular duştan gelip kalan 6 dakikayı oynamış ancak skor değişmemişti. Yine bu gruptaki Arjantin Şili maçı turnuva tarihinin en genç 2 teknik direktörü olan 27 yaşındaki Juan Jose Tramutola ile 29 yaşındaki Gyorgi Orth'i karşı karşıya getirmişti. Şili'yi de 3-1 yenen Arjantin grubu lider tamamlamış ve yarı finale çıkmayı başarmıştı.

Ev sahibi Uruguay’ın grubunda oynanan ve yalnızca 300 kişinin izlediği Romanya Peru maçı ise dünya kupaları tarihinin en az seyircili maçı oldu. Hem Romanya'yı hem de Peru'yu yenen ev sahibi Uruguay grubu lider tamamladı ve yarı finalist oldu.

Yarı finallerde Arjantin ABD’yi Uruguay da Yugoslavya’yı aynı skorla 6-1 yenerek finale çıktı. Final 2 yıl önceki olimpiyat finalinin rövanşı olacaktı. Final maçında iki takım da kendi toplarının kullanılmasını istedi. Arjantin, kendi topuyla oynanan ilk yarıyı 2-1 önde tamamladı, Arjantin'in 2. golünü kaydeden Guillermo Stabile, turnuvayı da 8 golle gol kralı olarak tamamlayacaktı. Uruguay’ın topuyla oynanan ikinci yarıda ise ev sahibi takım 3 gol atarak maçı 4-2 kazandı ve Fransız heykeltraş Abel Lafleur tarafından tasarlanan kupayı müzesine götüren ilk takım oldu. Bu büyük başarının ardından, final maçının ertesi günü olan 31 temmuz Uruguay’da resmi tatil ilan edilecekti.

Dünya Kupası Yazı Dizisi

24 Temmuz 2009 Cuma

Maccabi Netanya

Tobol'u eleyen Galatasaray'ın yeni rakibi İsrail'den Maccabi Netanya. 1934 yılında kurulan takımın forma renkleri sarı siyah. Takımın 5 İsrail Şampiyonluğu var.Geçen sezon takımı ünlü Alman futbolcu Lothar Matthaus çalıştırmış ve ligi 4. sırada tamamlayarak UEFA Avrupa Ligi'ne katılmaya hak kazanmışlar. Ancak Matthaus, sezon sonunda takımdan ayrılmış. Şu anda takımı İsrailli teknik adam Nati Azaria çalıştırıyor. Kadrodaki futbolcuların da tamamı İsrailli. Takım tarihinde Avrupa kupalarındaki en büyük başarısını bu sezon UEFA Avrupa Ligi'nde 3. ön eleme turuna çıkarak elde etmiş. Takımın en dikkat çekici özelliği çok genç bir kadrosunun olması. Kadronun 3/4'ü 23 yaş altı futbolcularından oluşuyor ve bu futbolcuların tamamı İsrail'in ilgili yaş kategorilerindeki milli takımlarında oynuyor.

Vantage Point

Mimari yapısından mıdır bilmem ama Avrupa'da geçen filmleri seviyorum. Vicky Cristina Barcelona'da Valladolid ve Barcelona derken bu filmde de Salamanca'ya hayran kaldım. Ölmeden önce İspanya'yı görnek şart dedim kendi kendime. Filme gelince fikir güzel, senaryo da sürükleyici, hatta birçok kez şaşırtıp "hadi be" tepkisi verdiriyor ama final güzelim filme yazık edecek kadar basit ve klasik. Unutmadan Forest Whitaker, filmde çok başarılı, Matthew Fox ise Lost'taki karakterini üzerinden tam olarak atamamış gibi.

1934 Dünya Kupası


Bu turnuva Avrupa'da gerçekleştirilen ilk dünya kupasıdır. Aynı zamanda takımların katılmak için eleme maçı oynadıkları ilk turnuvadır. Hatta ev sahibi İtalya bile turnuvaya katılmak için Yunanistan ile eleme maçında karşılaşmış ve ilk maçı 4-0 kazandıktan sonra Yunanistan'ın çekilmesi üzerine finallere katılmaya hak kazanmıştır. Bir sonraki turnuvadan itibaren ev sahibi takımın doğrudan katılması kuralı koyulmuş ve İtalya kupa tarihinin eleme maçı oynayan tek ev sahibi olmuştur.

Son şampiyon Uruguay, kendi ülkesinde düzenlenen ilk dünya kupasına katılmayan Avrupa takımlarını protesto etmek amacıyla bu turnuvaya katılmadı ve bir sonraki turnuvaya katılmayan tek son şampiyon olarak tarihe geçti. Arjantin ve Brezilya ise B takımlarını göndererek daha yumuşak bir protesto gerçekleştirdiler.

Meksika, Kübayı eleyip finallere katılmaya hak kazanmıştı. Ancak ABD de son anda başvuruda bulundu. Böylece turnuvanın başlamasına 3 gün kala Roma'da ABD ve Meksika eleme maçı oynadılar. Maçı ABD kazandı. Böylece Meksika finallere katılamadan, o kadar yolu boşu boşuna gelmiş olarak geri dönmek zorunda kaldı. Bileti son anda Meksika'nın elinden kapan ABD ise ilk maçında ev sahibi İtalya'ya 7-1 yenilerek elendi. ABD'nin tek golünü atan Aldo Donelli aynı zamanda ünlü bir amerikan futbolu oyuncusuydu. İtalya ise daha sonra İspanya ve Avusturya'yı da eleyerek finale çıkmayı başardı.

Mısır, turnuvaya katılarak dünya kupasına katılan ilk Afrika takımı oldu. Bir Afrika takımının dünya kupasında maç kazanmasına ise henüz 44 yıl vardı.

Turnuvayı 7 golle gol kralı olarak tamamlayan Oldrich Nejedly'nin forma giydiği Çekoslovakya, Romanya, İsviçre ve Almanya'yı eleyerek finalde İtalya'nın rakibi oldu. 4 yıl önce Arjantin formasıyla final maçına çıkan Luis Monti, aradan geçen sürede İtalyan vatandaşlığına geçmişti ve bu kez İtalya formasıyla dünya kupası finaline çıkıyordu. Monti, kupa tarihinde 2 ayrı takımla final oynayan tek futbolcu. İki takımın da kaptanlarının kaleciler olduğu tek final maçını 2-1 kazanan ev sahibi İtalya böylece ilk dünya şampiyonluğunu kazanmış oldu.

Dünya Kupası Yazı Dizisi

23 Temmuz 2009 Perşembe

Caner Erkin

Gazetelerde okuduğuma göre CSKA Moskova teknik direktörü Zico tarafından kadro dışı bırakılmış. Bu çocuk birkaç yıl önce Abdullah Avcı yönetiminde harikalar yaratan 17 yaş altı milli takımımızın Nuri Şahin'le birlikte en dikkat çekici oyuncusuydu. Sol kanat gibi milli takımımızın genelde sıkıntı çektiği bir alanda oynuyor, henüz 20 yaşında ama hiçbirimizin umrunda değil. Hiçbir yetkili ona kariyer planlamasında yardımcı olmuyor. Biz Mesut Özil'in Alman milli takımını tercih etmesine kızmakla meşgulüz. Çünkü, armut piş ağzıma düş felsefemizden ödün vermiyoruz. Bizdeki yetenekleri işleyemediğimizden, başkalarının yetişdiridiği hazır yetenekleri kullanmak istiyoruz. Elimizdeki yetenekleri ise kendi hallerine bırakıyoruz.
İste sırf bu nedenden 2003 yılında Portekiz Ümit Milli takımına her iki maçta da sahayı dar eden ve Türkiye'de 4-2, deplasmanda 2-1 kazanan Ümit Milli Takımımızdan Fatih Sonkaya, Kemal Aslan, Selçuk Şahin, Sinan Kaloğlu gibi isimler bugün olmaları gereken yerlerde değiller. Oysa o gün her anlamda üstünlük sağladıkları rakiplerinden Cristiano Ronaldo 94 Milyon Euro bonservisle bugün dünyanın en pahalı futbolcusu, Quaresma kötü bir sezon geçirmesine rağmen adını bütün dünyaya ezberletmiş bir futbolcu, Bosingwa ise Chelsea'de oynuyor. Aynı senaryonun yeniden yaşanmasını istemiyorsak çok geç olmadan Caner gibi genç yıldızlarımızın kariyer planlamalarına yardımcı olmamız gerek diye düşünüyorum.

Yılın Transferi


Bu konuyla ilgili daha önce şunları yazmıştım.

Hedefler?

Anadolu Ajansının geçtiği ve bugün birçok gazatede yer alan haber:

"Fenerbahçe Teknik Direktörü Christoph Daum, öncelikli hedeflerinin lig şampiyonluğu olduğunu ifade ederek, Avrupa kupalarının da önemli olduğunu, ancak kendileri için ikinci planda bulunduğunu kaydetti".

Aslında bunda pek de şaşılacak bir taraf yok. Aziz Yıldrım, geçtiğimiz sezonun sona ermesinden itibaren hedefi bu yönde koyduğunu belirtti. Ama açıkçası, bir Fenerbahçe taraftarı olarak Zico döneminde oynanan maçları hatırladıkça hedefin böyle küçültülmesini hazmedemiyorum. Herşeye rağmen bu açıklamanın samimi olmadığını, beklentileri düşürme amacıyla yapıldığını ummak istiyorum. Malum, Daum Fenerbahçe'ye ilk gelişinde de ilk sezon hedefin lig ikinciliği olduğunu söylemişti ve o sezon ligi şampiyon tamamlamıştı.

Yeni Formalar

Takımın kuruluş renklerini içeren, şampiyonlar liginde çeyrek final oynanan sezonun uğurlu forması. Benim de favorilerimden. Geçen sezon aynı renklerle yapılan yatay çizgili tasarım hoşuma gitmemişi, aklım bu formada kalmıştı. Geri dönmesi iyi olmuş. Umarım yine Avrupa maçlarında takıma uğur getirir.

Çubuklu forma için fazla söze gerek yok. Türkiye'de bir takımla özdeşleşmiş bir forma varsa o da Fenerbahçe ile özdeşleşen sarı lacivert çubuklu formadır.
Bu da en yeni forma. Güzel gibi ama daha tam karar veremedim. Bir de takımın üzerinde görmek lazım.

22 Temmuz 2009 Çarşamba

İşte Taraftar İşte Şampiyon

1938 Dünya Kupası

Son şampiyonun ve ev sahibinin doğrudan katıldığı ilk dünya kupasıdır. Ev sahibi takımın turnuvaya doğrudan katılması kuralı halen uygulanıyor, son şampiyonun doğrudan katılması kuralı ise 2002 Kore Japonya Dünya Kupası’na kadar uygulandı. 2002’nin şampiyonu Brezilya ise 2006 Almanya Dünya Kupası için eleme oynamak zorunda kaldı.

Ev sahibi olmayı bekleyen Arjantin turnuva üst üste ikinci kez bir Avrupa ülkesine verilince elemlere katılmayarak durumu protesto etti. Uruguay da kendi evinde düzenlenen ilk Dünya Kupası'na katılmayı reddeden Avrupa takımlarını protestoya devam edip İtalya'dan sonra Fransa'ya da gelmedi. Avusturya ise turnuvaya katılmaya hak kazanmasına rağmen Hitler tarafından işgal edilince turnuvadan çekilmek zorunda kaldı. Bu nedenle turnuva 16 yerine 15 takımla düzenlendi.

Turnuva, grup aşamasının yer almadığı son kupaydı. Doğrudan eleme maçları yapıldı. İlk kez katılan takımlar Küba, Endonezya (o zamanki adıyla Dutch East Indies), Norveç ve Polonya idi. Bu takımlardan sadece Küba, ilk turu geçti. Avusturya katılmadığı için ilk turu doğrudan geçen İsveç çeyrek finalde de zayıf Küba’yı 8-0 ile geçip çok kolay bir şekilde yarı finalist oldu, ancak 4. sıra ile yetindi. Polonya ilk turda Brezilya’ya 6-5 mağlup olurken Polonyalı Ernst Wilimovski kupa tarihinde 1 maçta 4 gol atan ilk oyuncu oluyordu. Bu maçta 3 gol atan Brezilya’lı Leonidas ise turnuvayı 7 golle gol kralı olarak tamamlayacaktı.

Final maçı Macaristan’la İtalya’yı karşı karşıya getirdi. İtalya, Macaristan’ı 4-2 yenerek üst üste ikinci şampiyonluğunu alırken Vittorio Pozzo da dünya kupasını 2 kez kazanan ilk teknik direktör oluyordu. Aradan geçen bunca yılda kupayı 2 kez kazanmayı başarabilen başka bir teknik direktör çıkmadı.


Dünya Kupası Yazı Dizisi

21 Temmuz 2009 Salı

1950 Dünya Kupası



Brezilya'nın uzaklığı ve yol masraflarının bütçe için büyük bir külfet olarak görülmesi nedeniyle katılmaya hak kazanmamıza rağmen katılmadığımız dünya kupasıdır. Ayrıca kupanın Jules Rimet Kupası olarak anıldığı ilk turnuvadır. Bunun nedeni o yılın Rimet'nin FIFA başkanı olmasının 25. yıldönümü olmasıdır.

Turnuvadan çekilen tek ülke biz değildik. Hindistan ve İskoçya da çekilmişlerdi. Bu nedenle turnuva 16 yerine 13 takımla oynandı. Hindistan'ın çekilme nedeni FIFA'nın çıplak ayakla oynamalarına izin vermemesiydi. Bazı takımlar ise elemelere dahi katılmadılar. Bu kararlarda 2. Dünya Savaşı’nın etkisi büyüktü. Savaş zaten 1942 ve 1946 yıllarında turnuvanın gerçekleştirilmesine engel olmuştu. Hatta FIFA’ya göre, FIFA ikinci başkanı İtalyan Ottorino Barassi, savaş sırasında kupayı yatağının altındaki bir ayakkabı kutusunda saklamıştı. Bu turnuvada da Almanya savaş dolayısıyla elemelere alınmazken, Rusya, Çekoslovakya ve Macaristan da politik nedenlerden dolayı elemelere katılmadılar.

Turnuvaya ilk kez katılan tek ekip İngiltere'ydi. İlk maçında Şili’yi 2-0 mağlup eden İngiltere’nin ikinci maçında rakibi ABD idi. Daily Mirror, “Amerikalı amatörlere düştük” başlığını attı ama ABD, İngiltere’yi 1-0 yendi. İngiltere, bir sonraki grup maçında bu kez aynı skorla İspanya’ya yenilip elenirken İspanya grup lideri olarak final grubuna kalmayı başarıyordu. Final grubunu 4. ve son sırada tamamlayan İspanya ev sahibi Brezilya’ya 6-1 yenildi. Bu maçta da 1 gol atan Brezilyalı Ademir turnuvayı gol kralı olarak tamamlayacaktı.

Final lig usulü oynandığından turnuvanın gerçek anlamda bir final maçı yoktu. Ancak şampiyonluk şansı devam eden Brezilya ve Uruguay’ın son maçta karşılaşmaları nedeniyle bu maç, turnuvanın final maçı olarak kabul edildi. Brezilya’ya beraberlik yetiyordu, 1-0 öne geçmeyi de başardılar, ancak 2-1 kaybettiler. Bu mağlubiyete ihtimal bile vermeyen tribünlerdeki 200000 Brezilya taraftarı şoktaydı. Maçtan sonra 3 Brezilyalı kalp krizi geçirirken bir kişi de intihar ediyordu.

Dünya Kupası Yazı Dizisi

Bebeto Jr.


Bebeto'nun 1994 Dünya Kupası'nda çeyrek finaldeki Hollanda maçında attığı golden sonra yanına Romario ve Mazinho’yu da alıp kollarını beşik gibi sallayarak gerçekleştirdiği o unutulmaz gol sevinci ile doğumunu kutladığı oğlu Matheus Oliveira, şimdi 15 yaşına gelmiş, Flamengo'nun gençler takımında ve Brezilya 15 Yaş Altı Milli Takımı'nda forma giyiyormuş. Vay be zaman gerçekten de çok çabuk geçiyor. Dün gibi hatırlarım o maçı. Bebeto'dan sonra çok kişi aynı gol sevincini yaptı ama ilkler unutlmaz diye boşuna dememişler, akıllarda hep Bebeto'nun o görüntüsü kaldı.

Matheus'un yanı sıra Romario'nun, o yıl doğan oğlu Romarinho da bugün 15 yaşında ve Vasco de Gama'da oynuyormuş. Mazinho'nun oğlu Thiago Alcantara ise 18 yaşında ve Barcelona B takımı ve İspanya 19 Yaş Altı Milli Takımında forma giyiyormuş.


United 93

Gerçek olmadığına dair çok sayıda somut kanıt bulunan bir olay üzerinden çekilmiş bir propaganda filmi. Her karesi Amerikan milliyetçiliği ve İslamiyet düşmanlığı pompalıyor. Filmi izleyince 11 Eylül'e dair izlenmesi gereken tek şeyin Loose Change olduğunu bir kez daha anladım.

20 Temmuz 2009 Pazartesi

Yashin Award - 2006


1994 Dünya Kupası'ndan bu yana her dünya kupasında en iyi kaleciye Yashin ödülü verilir. Ödülün sahiplerine kısaca değinmeye devam.

Gianluigi Buffon (İtalya) - Kariyerine 1995'te Parma'da başladı. 6 sezon forma giydiği Parma'da 1999 yılında İtalya Kupası, İtalya Süper Kupası ve UEFA kupasını kazandı. 2001 yılında dünyanın en pahalı kalecisi olarak 52 Milyon Euro'ya Juventus'a transfer oldu. Juventus'la 2 lig, 2 de İtalya Süper Kupası şampiyonluğu yaşadı. İlk kez 1997'de milli takımın kalesine geçti. 1998 Dünya Kupası'nda Pagliuca'nın yedeğiydi. Euro 2000'de sakatlığından dolayı yer alamadı. 2002 ve 2006 Dünya Kupaları ile Euro 2004'te İtalya milli takımının kalesini korudu ve 2006'da Dünya Şampiyonluğu sevincini yaşadı. 2006'da aldığı Yashin Award dışında aldığı bireysel ödüller ise şunlar:

* Bravo Award: 1999
* UEFA Champions League Most Valuable Player: 2003
* UEFA Club Football Awards Best Goalkeeper: 2003
* 2006 FIFA World Cup All-Star Team
* European Footballer of the Year (Silver Ball): 2006
* Serie A Goalkeeper of the Year: 1999, 2001, 2002, 2003, 2005, 2006, 2008
* Onze d'Or (Best Goalkeeper): 2003, 2006
* UEFA Team of the Year: 2003, 2004, 2006
* FIFPro World XI: 2006, 2007
* IFFHS Best Goalkeeper: 2003, 2004, 2006, 2007
* UEFA Euro 2008 Team of the Tournament

Yashin Award Yazı Dizisi

1954 Dünya Kupası

Resmi posterindeki ağlara giden top görüntüsünün hakkını verircesine tüm zamanların en yüksek gol ortalamalı (5.38) dünya kupası olmuştur. FIFA’nın kuruluşunun 50. yılında gerçekleştirilen turnuva televizyondan yayınlanan ilk dünya kupasıydı. Bizim için ise yeri apayrıdır. Çünkü bu turnuva, milli takımımızın katıldığı ilk dünya kupasıydı. Bizimle birlikte ilk kez katılan diğer iki ekip ise Güney Kore ve İskoçya’ydı.

Millilerimiz finallere o yıllarda averaj kuralının uygulanmamasının avantajını kullanarak geldi. İlk maçta 4-1 mağlup olduğumuz İspanya’yı rövanşta 1-0 yenerek, tarafsız saha Roma’da oynanıp 2-2 biten 3. maçın sonunda Franco isimli bir İtalyan çocuğun çektiği kura ile final vizesi aldık.

Turnuvaya katılan 16 takım seri başları ve seri başı olmayan takımlar olarak ikiye ayrılmıştı. Gruplarda seri başları, sadece seri başı olmayan takımlarla oynayacak dolayısıyla gruplar 4'lü olmasına rağmen her takım 3 değil 2 maç yapacaktı. Otoriteler İspanya’nın Türkiye'yi elemesine kesin gözle baktığından seri başı kontenjanlarından biri İspanya'ya ayrılmıştı. Böylece Türkiye bu kontenjanı kaparak 8 seri başından biri oldu. Bu sayede de grubunda yer alan Macaristan ile oynamaktan kurtuldu. Millilerimizin şanssızlığı ise grubumuza düşen seri başı olmayan takımlardan birinin turnuvayı şampiyon olarak tamamlayacak Almanya olmasıydı.

4-1’lik Almanya mağlubiyetinin ardından gelen 7-0’lık Güney Kore galibiyeti Almanya ile gruptan çıkmak için baraj maçı oynamamızı sağladı. Ancak bu maçı da 7-2 kaybettik. Tıpkı 48 yıl sonra olacağı gibi dünya şampiyonu bizim gruptan çıkmıştı ve biz bu takıma 2 kez boyun eğmiştik. Ancak 3 maçta attığımız 10 gol ile garip bir unvana da kavuşuyorduk. 3.33 ortalama ile dünya kupalarının en golcü takımı. Bu unvanı büyük arenaya geri dönüşümüz olan 2002 dünya kupasına kadar koruduk. 2002’de bu unvanı kaybederken çok başka unvanlar kazanacaktık.

İlk kez katılan diğer iki ekip Güney Kore ve İskoçya ise turnuvayı golsüz ve puansız kapattılar. Güney Kore’nin Macaristan karşısında aldığı 9-0’lık mağlubiyet dünya kupaları tarihinin en ağır yenilgilerinden biri oluyordu. Bu maçta hat-trick yapan Macar Sandor Kocsis, turnuvayı da 11 golle, gol kralı olarak tamamlayacaktı. Macaristan Güney Kore’nin ardından Almanya’yı da 8-3 yenerek grubu lider tamamlıyor ve çeyrek finalde Brezilya’nın rakibi oluyordu. Çeyrek finalde Brezilya’yı yarı finalde de Uruguay’ı aynı skorla 4-2 mağlup eden Macaristan beklendiği gibi finale çıkarken final yolunda oynadığı 4 maçta tam 25 gol atmıştı. Yarı finalde Macaristan’a boyun eğen son dünya şampiyonu Uruguay, dünya kupaları tarihinde ilk kez mağlup oluyordu.

Almanya ise milli takımımızı grupta eledikten sonra, çeyrek finalde Yugoslavya’yı 2-0 mağlup etti. Almanya’nın yarı finaldeki rakibi Avusturya’ydı. Avusturya, çeyrek finalde İsviçre'yi 3-0 geriden gelerek 7-5 yenmişti. Bu maç halen dünya kupaları tarihinin en gollü maçıdır. Almanya ise yarı finalde Avusturya’yı zorlanmadan 6-1 mağlup etti ve finalde Macaristan’ın rakibi oldu.

Final maçına hızlı giren Macarlar 8. dakikada 2-0 öndeydi. Bu durum akıllara 8-3 biten grup maçını getirse de Almanlar çabuk toparlandılar ve kısa sürede skoru 2-2 yaptılar. Son dakikalara doğru gelen golle de maçı 3-2 kazandılar. Böylece Almanya tarihindeki ilk dünya şampiyonluğunu kazanmış oldu. O yıllarda Almanya’da profesyonel futbol ligi olmadığı için tamamen amatör futbolculardan kurulu olan Alman milli takımının, dünyanın en iyi futbolcularından kurulu, son olimpiyat şampiyonu ve 31 maçtır yenilmeyen Macaristan’ı yenmesi tarihe Bern mucizesi olarak geçti ve Almanların 2. Dünya Savaşı sonrası yeniden ayağa kalkmalarının sembolü haline geldi.

Dünya Kupası Yazı Dizisi

Güle Güle Keyif Adamı

Yaklaşık 1,5 yıl önce kendisi hakkında ekşi sözlüğe şöyle bir şeyler yazmıştım:

Şartlar ne olursa olsun futbol sevgisinin karşı takımdan nefret etmek değil, kendi takımını sevmek olduğunu en iyi bilen ve hiç unutmayan, dostluğu, efendiliği ve gerçek Beşiktaşlılık duruşunu temsil eden keyif adamıdır. Beşiktaşlı olmamama rağmen futbolu takip etmeye başladığım yıllardan beri en sevdiğim spor yazarıdır.

Bugünkü acı haber beni gerçekten çok üzdü.

Yashin Award - 2002

1994 Dünya Kupası'ndan bu yana her dünya kupasında en iyi kaleciye Yashin ödülü verilir. Ödülün sahiplerine kısaca değinmeye devam.

Oliver Kahn (Almanya) - Kariyerine 1987'de doğduğu şehrin takımı Karslruhe'de başladı. Karlsruhe'de 7 yıl görev yaptıktan sonra 1994 yılında Bayern Münih'e transfer oldu. 14 yıl kalesini koruduğu Bayern Münih ile 8 lig, 6 kupa şampiyonluğu, 1 UEFA kupası, 1 Şampiyonlar Ligi kupası ve 1 de Kıtalararası Kupa kazandı. 1994 -2006 arasında görev yaptığı milli takımla da 1 Avrupa Şampiyonluğu kazandı (1996). Ancak Kahn, o turnuvada takımın birinci kalecisi değildi. 2002'de kalede bu kez Kahn vardı ve takımı dünya ikincisi oluyordu. 2002 Dünya Kupası'nda kazandığı Yashin Ödülü'nün yanı sıra 4 kez Avrupa'da yılın kalecisi, 3 kez IFFHS Dünya'da yılın kalecisi, 2 kez de Almanya'da yılın futbolcusu ödüllerini kazanmıştır. Dünya Şampiyonluğu dışında bütün büyük başarıları tatmış, kusursuz bir kaleciydi Kahn.

Yashin Award Yazı Dizisi

19 Temmuz 2009 Pazar

Yashin Award - 1998


1994 Dünya Kupası'ndan bu yana her dünya kupasında en iyi kaleciye Yashin ödülü verilir. Ödülün sahiplerine kısaca değinmeye devam.

Fabien Barthez (Fransa) - Futbola başladığı Touluse'da 2 yıl forma giydi. 1992'de Marsilya'ya transfer oldu. Marsilya'da Şampiyonlar Ligi şampiyonluğu yaşadı. Şampiyonlar Ligi finalindeki performansı onu elit kaleciler arasına soktu. 1995'te transfer olup 5 yıl forma giydiği Monaco'da 2 lig şampiyonluğu yaşadı. 2000 yılında transfer olduğu Manchester United'da 4 sezon görev yaptı ve 2 Premier Lig şampiyonluğu yaşadı. 2004'te Marsilya'ya döndü. 2 yıl Marsilya'da oynadıktan sonra 1 sezon da Nantes forması giydi ve 2007'de 36 yaşında futbolu bıraktı.

1998, 2002 ve 2006 Dünya Kupaları'nda Fransa milli takımının kalesini korudu. 1998'de Fransa Dünya Şampiyonu olurken Barthez de Yashin Ödülü'nü ve Fransa'da yılın kalecisi ödülünü kazandı. 2000 yılında da ülkesi Avrupa Şampiyonluğu'nu kazanırken Barthez de IFFHS Dünya'da yılın kalecisi ödülünü kazandı. Bireysel bazda ve takım bazında bütün büyük başarılara ulaşmasına rağmen yediği basit goller nedeniyle hiçbir zaman dünyanın en iyisi olarak gösterilmedi.

Yashin Award Yazı Dizisi

Son Cellat

Kadir İnanır, bu filmdeki performansını görünce herhalde neden bu zamana kadar hep aynı tip rollerde oynadım diyordur. Film için ise yapılabilecek en hafif eleştiri, çarpıcı bir konunun özensizce harcanması.

Yashin Award - 1994


1994 Dünya Kupası'ndan bu yana her dünya kupasında en iyi kaleciye Yashin ödülü verilir. Ödülün sahiplerine kısaca değinelim.

Michel Preud'Homme (Belçika) - 9 yıl Standart Liege kalesini korudu. Takımıyla 2 şampiyonluk, 1 Belçika Kupası, 1 de Belçika Süper Kupası Kazandı. 1986 yazında Mechelen'e transfer oldu. Burada da istikrarlı bir performans gösterdi ve 8 yıl takımın kalesinde görev yaptı. Bu 8 yılda 1 Kupa Galipleri Kupası, 1 Belçika Şampiyonluğu, 1 de Belçika Süper Kupası kazandı. 1994'te 35 yaşında olmasına rağmen, Yashin ödülü ile birlikte 5. kez Belçika'da yılın kalecisi ödülünü, Avrupa'da yılın kalecisi ve IFFHS Dünya'da yılın kalecisi ödüllerini aldı. O yaz transfer olduğu Benfica'da 5 sezon forma giyip 1 Portekiz Kupası kazandı. 1999 yılında 40 yaşında futbolu bıraktı. 58 kez kalesini koruduğu Belçika milli takımıyla 1990 ve 1994 Dünya Kupaları'nda görev yaptı. 2006'da Standart Liege'in teknik direktörlüğüne getirildi. Standart Liege'i 25 yıl aradan sonra şampiyonluğa taşıdı. 2008 yılında Standart Liege'den ayrılıp Gent'in başına geçti. Halen Gent'in teknik direktörlüğünü yapıyor.

Yashin Award Yazı Dizisi

1958 Dünya Kupası

Büyük Britanya'nın 4 takımının (İngiltere, Kuzey İrlanda, İskoçya, Galler) da katıldığı ilk ve tek dünya kupasıydı. Turnuvaya ilk kez katılan takımlar Kuzey İrlanda, Galler ve Sovyetler Birliği'ydi. Üç takım da ilk dünya kupalarında gruplarını ikinci sırada tamamlayarak çeyrek finale çıkmayı başardılar.

Çeyrek finalde Sovyetler Birliği ev sahibi İsveç'e 2-0 yenilerek turnuvaya veda etti. Galler de Brezilya'ya 17 yaşındaki Pele'nin golüyle 1-0 yenildi ve elendi. Dünya kupalarındaki ilk golünü bu turnuvada atan Pele takip eden 3 turnuvada da gol atarak 4 farklı dünya kupasında gol atan 2 oyuncudan biri olacaktı.

İlk kez katılan ekiplerden Kuzey İrlanda da çeyrek finalde Fransa'ya 4-0'la boyun eğdi. Bu maçta iki gol atan Fransız Just Fontaine turnuvada Rene Bliard'ın sakatlığı sayesinde forma şansı bulmuştu. Bu şansı çok iyi değerlendiren Fontaine turnuvanın sonunda 13 gole ulaşarak kırılması imkansız gibi görünen bir rekora imza atıyordu.

Büyük Britanya'nın diğer temsilcileri Kuzey İrlanda ve Galler'in aksine İngiltere gruptan çıkmayı başaramadı. Tek bir galibiyet dahi alamayan İngilizlerin grupta Brezilya ile 0-0 berabere kaldığı maç dünya kupaları tarihinin golsüz biten ilk maçı oldu.

Çeyrek finalde Galler'i mağlup eden Brezilya, yarı finalde de Fransa'yı 5-2 ile geçti. Bu maça hat trick yapan Pele damgasını vuruyordu. İsveç ise Sovyetler Birliği'nin ardından yarı finalde de son dünya şampiyonu Almanya'yı yenerek evindeki turnuvada finalde Brezilya'nın rakibi oldu.

İsveç takımının yıldızı Gunnar Gren ilk kez milli formayı giydiğinde henüz dünyaya gelmemiş olan Pele final maçına da attığı 2 golle damga vuruyor, maçı 5-2 kazanan Brezilya ilk kez dünya şampiyonu oluyordu. Bir başka ilk de kupanın ilk kez düzenlendiği kıtanın dışından bir takım tarafından kazanılmasıydı.
Dünya Kupası Yazı Dizisi

Lev Yashin

Dünya kupalarında kornerden gol yiyen tek kalecidir. Bahsi geçen golü 1962 Dünya Kupası'nda Kolombiyalı Marcos Coll'den yemiştir. Ancak bu, onun tarihin en büyük kalecilerinden biri olmasına engel olmamıştır. Zira 1994'den beri her dünya kupasının en iyi kalecisine verilen ödüle ismini veren kişidir. Yashin Award ile ilgili de bir yazı yazmayı düşünüyorum ilerleyen günlerde.

1962 Dünya Kupası


Ev sahibi Şili’nin hazırlıklar sırasında tarihin en büyük deprem felaketini geçirdiği, buna rağmen turnuvanın başlangıç gününe kadar tüm hazırlıkları tamamlamayı başardığı turnuva. Turnuvaya ilk kez katılan iki ekip Kolombiya ve Bulgaristan’dı.

Grup sonuncusu olan Kolombiya, tek puanını Sovyetler Birliği'nden alırken Kolombiyalı Marcos Coll, bu maçta Sovyetler Birliği kalecisi Lev Yashin'e dünya kupaları tarihindeki ilk ve tek kornerden doğrudan kaleye golü attı. Tıpkı Kolombiya gibi sadece 1 puan toplayabilen ve grup sonuncusu olan Bulgaristan ise dünya kupalarındaki 17 maçlık galip gelememe serisine burada başladı. Bu seriyi, ancak yarı finale yükseldikleri 1994 Dünya Kupası’nda sonlandırabileceklerdi.

Son şampiyon Brezilya, Ferenc Puskas'lı İspanya'nın da bulunduğu grubunu lider tamamladıktan sonra, çeyrek finalde İngiltere’yi yarı finalde de ev sahibi Şili’yi eleyerek finalist oldu. Brezilya ile aynı gruptan çıkan Çekoslovakya ise Macaristan ve Yugoslavya’yı eleyerek finalde Brezilya'nın rakibi oldu. Çekoslovak Vaclav Masek'in gruptaki Meksika maçının 15. saniyesinde attığı gol ise Hakan Şükür'ün 2002 Kore Japonya Dünya Kupası'nın üçüncülük maçında Kore’ye 11. saniyede attığı gole kadar kupa tarihinin en hızlı golüydü.

Final maçının ilk golü Çekoslovakya’dan gelse de sakatlanan Pele'nin yokluğunda Pele'nin beyaz dublörü olarak gösterilen Amarildo beraberlik golünü attı. İkinci yarının ortalarında Zito ile öne geçen Brezilya, Vava ile de skoru 3-1'e taşıdı. Vava bu golle gol sayısını 4'e çıkardı ve turnuvanın 6 gol kralından biri olmayı başardı. Vava, ayrıca bu golle iki ayrı dünya kupası finalinde gol atan ilk oyuncu oldu. İlerleyen yıllarda Pele, Paul Breitner ve Zinedine Zidane da bunu başardılar. Maçı 3-1 kazanan Brezilya, İtalya’dan sonra kupayı üst üste 2. kez kazanan ikinci takım oldu. Final maçını radyo başında dinleyen 4 Brezilya taraftarı ise heyecandan kalp krizi geçirip hayata veda etti.

Dünya Kupası Yazı Dizisi

18 Temmuz 2009 Cumartesi

1966 Dünya Kupası

World Cup Willie adlı maskotu ile dünya kupaları tarihinde bir maskotu olan ilk turnuvaydı. Turnuvanın başlamasına az bir zaman kala Londra'daki bir sergiden çalınan Jules Rimet kupasını, parkta çalıların arasında bulan Pickles (afacan) isimli bir köpek ise turnuvanın maskotu olan aslandan daha popüler oldu. Yetkililer kupanın bulunamama ihtimaline karşı bir kopyasını çoktan hazır etmişti ama Pickles sayesinde bu kopyanın kullanılmasına gerek kalmadı.

FIFA 1964 yılında Afrika şampiyonunun, Asya ya da Okyanusya şampiyonu ile baraj maçı oynaması yönünde bir karar almıştı. Afrika şampiyonunun kupaya doğrudan katılması gerektiğini düşünen Afrika takımları, bu karar nedeniyle turnuvayı boykot etti. Turnuvaya ilk kez katılan iki takım vardı: Portekiz ve K.Kore. İlk kez katılmalarına rağmen bu iki takımın yolları çeyrek finalde kesişecekti.

Kuzey Kore, grubun son maçında İtalya'yı yenip kupa tarihinde çeyrek finale çıkan ilk Asya takımı oldu. 36 yıl sonra ev sahibi olduğu turnuvada Güney Kore’de İtalya’yı eleyerek çeyrek finalist olacaktı.

Portekiz ise son iki kupanın şampiyonu Brezilya’nın bulunduğu grupta tüm maçlarını kazanarak lider oldu. Brezilya bu grupta Macaristan’ın da gerisinde kalınca, kupa tarihinde son şampiyon olarak geldiği turnuvada ilk turda elenen ilk takım oldu. Turnuvanın yenilerini karşı karşıya getiren çeyrek final maçı ise kupa tarihinin en unutulmaz geri dönüşlerinden birine sahne oldu. Portekiz 3-0 geriden gelip maçı 5-3 kazanırken Eusebio da 4 gol atıyordu. Turnuvanın yıldızlarından olan Portekizli Eısebio, 9 golle gol krallığını da kazanacaktı.

Ev sahibi İngiltere’nin lider tamamladığı ilk gruptaki Fransa Uruguay maçında karşı karşıya gelen, Pablo Forlan ve Jean Djorkaeff'in oğulları Diego Forlan ve Youri Djorkaeff de 2002 dünya kupasında karşı karşıya gelecekti.

İngiltere, Arjantin ve Portekiz’i eleyerek adını finale yazdırırken, Almanya da Uruguay’ı ve Sovyetler Birliğini eleyip finalde İngiltere’nin rakibi oldu. Almanlar’ın normal sürenin son dakikasında bulduğu golle skoru 2-2’ye getirdiği maçın uzatma dakikalarında Hurst’un attığı ve topun çizgiyi geçip geçmediği bugün bile tartışılmaya devam eden gol, turnuvaya damgasını vurdu. Turnuva başlamadan önce milli formayla sadece bir golü bulunan Geoff Hurst, uzatmanın son dakikasında bir gol daha bulup İngiltere’yi şampiyonluğa taşırken kendisi de dünya kupaları tarihinde final maçında hat-trick yapan ilk ve tek oyuncu olmayı başarıyordu.

Dünya Kupası Yazı Dizisi

1970 Dünya Kupası

Jules Rimet adıyla düzenlenen son dünya kupası olmasına rağmen birçok yönden ilklerin kupasıydı. Avrupa ve Güney Amerika dışında düzenlenen ilk turnuva, aynı zamanda televizyonda renkli olarak yayınlanan da ilk dünya kupası oldu. Ayrıca sarı ve kırmızı kartlar da ilk kez bu turnuvada kullanıldı. Ancak hakemler turnuva boyunca kırmızı kartlarına hiç başvurmadılar.

Bir başka ilk de oyuncu değişikliğine izin verilmesiydi. Her takımın maç içinde 2 oyuncu değiştirme hakkı vardı. Turnuvanın açılış maçında Viktor Serebryanikov’ın yerini alan Anatoly Puzach kupa tarihinde oyuna sonradan giren ilk oyuncu, Sovyetler Birliği de oyuncu değişikliği yapan ilk takım oldu. Meksika’lı Juan Basaguren ise takımının El Salvador’u 4-0 yendiği maçta attığı golle kupa tarihinde oyuna sonradan girip gol atan ilk oyuncu oldu.

Birçok otorite tarafından dünya kupaları tarihinin en zevkli turnuvası olarak gösterilen 1970 Meksika Dünya Kupası’na dair en kötü olay ise elemelerde yaşandı. Honduras – El Salvador maçında çıkan olaylar iki ülke arasında sıcak çatışmalar yaşanmasına neden oldu ve orduların da devreye girmesiyle sınır çatışmalarında 2000 insan yaşamını yitirdi.

Fransa, Arjantin ve İspanya turnuvaya katılamazken işi savaşa kadar götüren El Salvador, İsrail ve Fas’la birlikte turnuvaya ilk kez katılan takımlardan biri olmayı başardı. Böylece Fas, 1934 İtalya Dünya Kupası’na katılan Mısır’dan sonra Afrika’nın büyük arenadaki ikinci temsilcisi oldu.

El Salvador, elemelerde işi savaşa kadar götürmesine rağmen turnuvayı golsüz ve puansız kapattı. İsrail ve Fas puan almayı ve gol atmayı başarmalarına rağmen grup sonunculuğundan kurtulamadılar.

Ev sahibi Meksika’nın kadrosunda yer alan Jose Vantolra’nın ilginç bir özelliği vardı. Jose’nin babası Martin Vantolra, 1934 İtalya Dünya Kupası’nda İspanya forması ile mücadele etmişti. Böylece bu ikili finallerde farklı takımlarla mücadele eden ilk ve tek baba, oğul oldular.

Son şampiyon İngiltere ile birlikte bir önceki kupanın finalistleri Brezilya ve Çekoslovakya’nın yer aldığı C grubu (her ne kadar o zamanlar böyle bir tabir kullanılmasa da) turnuvanın ölüm grubuydu. İngiltere’nin kaptanı Bobby Moore turnuva öncesinde, takımının hazırlıklarını sürdürdüğü Kolombiya’da bir kuyumcudan bileklik çaldığı suçlamasıyla 3 gün gözaltında kaldı ve daha sonra delil yetersizliğinden serbest bırakıldı. İngiltere kalecisi Gordon Banks’in gruptaki Brezilya maçında yaptığı kurtarış ise yüzyılın kurtarışı olarak adlandırıldı ve bugün bile jeneriklerde gösteriliyor. İngiltere bu maçı 1-0 kaybetmesine rağmen gruptan çıkmayı başardı. Çeyrek finalde ise Almanya karşısında 2-0 önde götürdükleri maçı 3-2 kaybettiler. Böylece Almanya 4 yıl önceki final maçının rövanşını aldı. Almanlar da yarı finalde uzatmalarda İtalya’ya 4-3 kaybetti. Günümüzde, Azteca stadının önünde yüzyılın maçı olarak gösterilen bu karşılaşmaya dair bir anıt bulunmakta. Almanlar’ın tesellisi ise golcüleri Gerd Müller’in 10 golle turnuvayı gol kralı olarak tamamlaması oldu.


İtalya’nın finaldeki rakibi, çeyrek finalde Peru’yu yarı finalde de Uruguay’ı eleyen Brezilya oldu. Her iki takım da kupayı daha önce 2’şer kez kazanmıştı. Final maçını kazanan Julet Rimes Kupası’nın ebedi sahibi olacaktı. Dünya kupasında son kez boy gösteren Pele final maçının ilk golünü attı. Bu gol Brezilya’nın kupa tarihindeki yüzüncü golüydü. İtalya, ilk yarı bitmeden Roberto Boninsegna ile durumu 1-1’e getirse de Brezilya Gerson, Jairzinho ve Carlos Alberto Torres ile bulduğu gollerle maçı 4-1 kazanıp kupanın ebedi sahibi oldu. Jairzinho da kupa tarihinde final dahil tüm maçlarda gol atan ilk oyuncu oldu. Sadece 3 ay önce takımın başına geçen Mario Zagallo da kupayı hem teknik direktör hem de futbolcu olarak kazanan ilk isim oldu. Bu başarıyı daha sonra Franz Beckenbauer tekrar edecekti.


Dünya Kupası Yazı Dizisi
Blog Widget by LinkWithin