8 Kasım 2008 Cumartesi

Juno

Bu kadar çok beğenilmesine anlam veremediğim film. Ne kadar da meraklıymışız olaylara toz pembe bakmaya. Ben şahsen yaşananların tek yönüyle verilmesini hiçbir zaman sevemedim. Hamilelik sürecini anlatan bir filmde Juno'yu bir kez bile midesi bulanırken, başı dönerken, kusarken ya da herhangi bir ağrısı sızısı varken görmüyoruz. Filmin tek akla yatkın sahnesi okulda Juno'nun karnına dik dik bakan öğrencilerdi herhalde ki o da törpülenmiş bir gerçeklikti. Normalde laf atıp dalga geçen tipler de olmalıydı. Juno'nun babasının 16 yaşındaki kızının hamileliğine olan tepkisizliği de harikaydı hani. Yanlış anlaşılmasın vursun kırsın demiyorum da insan böyle birşey duyduğunda en azından oturduğu koltuktan kalkar.
Filmin imdb puanına ve aldığı tepkilere (10 kişiden 8'inin "Aman da ne kadar sıcak, samimi film" ve "Juno karakterine bayıldım" demesi) bakınca ütopik bir ortam yaratıp bir olayı sadece güzellikleriyle anlatmanın başarılı bir taktik olduğu sonucuna varıyoruz ama ben hiç beğenmedim. Hele bir de sadece güzellikleri yansıtılmaya çalışılan konu ergen hamileliği olunca ve ergen hamilemiz izleyenlerin gözünde yüceltilince (akıllı, soğukkanlı, hazırcevap vs.) iş daha da sinir bozucu bir hale geliyor. Sonuçta ortaya "hamilelik iyidir, zaten çok da kolay bir süreçtir, süreç kolay olduğundan 9 ay karnınızda taşıdığınız öz çocuğunuzu da bir başkasına vermek sizde en ufak bir psikolojik sorun yaratmaz" mesajı çıkıyor.
Özetle bir film, bir belgesel ya da bir kitap bir durumu tek bir açıdan yansıtıyorsa belirli bir amaç için yapılmış demektir. Bu filmin amacının da kürtaj karşıtlığı olduğunu anlamak çok zor değil. Bunun yanında asıl amaçlarından sapıp ergen hamileliğini de özendirmişler ki 2 tane aksiyon filmi izledikten sonra gaza gelip okulunu basan, 6-7 kişiyi de öldüren gençlerin olduğu A.B.D.'de bu filmi izledikten sonra ben de Juno olacağım diyen 15-16 yaşında genç kızlar çıkmaz diye ümit ediyorum.

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin