3 Cara Makan Sehat Tanpa Pengorbanan
7 yıl önce
Sinema, tiyatro ve spor ağırlıklı olmak üzere hayata dair karaladıklarım.
Askere gitmeden önce 2009 ve yılbaşı hakkında şöyle bir şeyler yazmıştım. Önce o neresi olduğunu bilmediğim yer belli olmuştu : Zırhlı Birlik Okulu ve Eğitim Tümen Komutanlığı (Etimesgut-Ankara), sonra da orada harika dostluklar kurmuştum. Yılbaşında ise askere gelmeden önce umduğumun çok üzerinde, hayatım boyunca unutmayacağım bir gece geçirdim. O gecede emeği olan tüm asker arkadaşlarıma ve gecenin düzenlenmesi için büyük fedakarlıklarda bulunan bölük komutanımız Türker Üsteğmen'e sonsuz teşekkürler. Hiçbir askerin cebinden 1 lira bile çıkmadan çerezi, meyvesi, kolası, tatlısıyla askerlik standartlarına göre çok iyi bir biçimde donatılmış masalar, dışarıdan getirilen müzik grubu, içimizdeki harika sesler. O seslerden biri de Gripin'in solisti Birol'du. 2008'in son saatlerinde Ankara Etimesgut Zırhlı Birlikler'in Karma Çavuş Eğitim Bölüğü yemekhanesinde bambaşka yerlerden, bambaşka hayatları bırakıp gelen, sevdiklerinden kilometrelerce uzakta olan ve üç hafta öncesine kadar birbirini hiç tanımayan 1001 kısa dönem, nam-ı diğer 1001 dalmaçyalı, üzerinde askeri kamuflajıyla bizim için şarkı söyleyen bu adamı dinliyorduk ve hepimiz çocuklar gibi şendik.
Pek sevmediğim bir takım olan Juventus'ta oynamasına rağmen Del Piero, çok büyük saygı duyduğum ve bana göre dünyada 10 numaralı formanın en çok yakıştığı futbolcudur. Bu kadar önemli bir yetenek olup da 15 yıldır aynı takımın formasını giyebilen, o takım küme düşürüldüğünde Serie B''de oynama konusunda tereddüt etmeyen 10 numara adamdır Del Piero. Takımını önce Serie A'ya oradan da Şampiyonlar Ligi'ne taşıyıp, 34 yaşında Avrupa'nın bir numaralı kupasında birbirinden güzel 5 gol atan 10 numara bir futbolcudur ve bana göre Juninho ve Pierre Van Hooijdonk'la birlikte dünya'nın en iyi frikik atan üç futbolcusundan biridir. Bütün bunlar yetmezmiş gibi Hido'nun da kankası olduğunu görünce daha da bir takdir ettim bu büyük ustayı.
Çocukluğu 80'lerin sonu ve 90'ların başında geçen biri olarak yabancı müziği Michael Jackson'la tanımıştım. Abimin alıp getirdiği Bad, evimize giren ilk kasetti. Resimlerini, yazılarını en ince detayına kadar ezberlemiştim albüm kapağının. Şarkıları ise uydurma sözlerle (tenekeci bok ye) de olsa ezberliyordum. Derken Dangerous albümü çıktı, albümün hem kasetini hem de CD'sini almıştık. Nasıl bir hayranlıksa artık bu. Onun şarkılarını söylüyorduk, onun gibi dans etmeye çalışıp, moon walk'u taklit etmeyi deniyorduk. 80'lerin sonu, 90'ların başıydı ve biz çocuktuk. Sanırım çocukluğumuzla aramızdaki en önemli bağlardan biri koptu 25 Haziran gecesi.
Askerliğin son haftalarında dinlediğim şarkılarla aramda bir gönül bağı oluştu sanırım. Belki de bu şarkılar askerliğin bitişini müjdelediği için, kim bilir. Sonuçta bu aralar ben hala o şarkıları büyük bir keyifle dinlemeye devam ediyorum. Buraya da not düşeyim istedim bu şarkıları :
Böyle bir projenin varlığını ilk defa duyduğumda nasıl da heyecanlanmıştım. 29 Ekim'e kadar nasıl bekleyeceğiz diye düşünmüştüm. Ancak belgesel vizyona girdikten sonra öyle bir fırtına koptu ki, benim belgeseli görme konusundaki hevesim de belgesele olan merakım da azalıverdi. Araya askerlik de girince izlemek ancak bugüne kısmet oldu. Bir yerde de iyi oldu. O dönem belgeselle ilgili okuduklarımın etkisinde kalabilirdim. Şimdi ise aradan uzun zaman geçti fırtına dindi sular duruldu.
Fabio Luciano - Brezilya Milli Takımı'nın 14 numaralı oyuncusu. Turnuvanın ardından 2003 yazında Fenerbahçe'ye geldi. Fenerbahçe'de 3 sezon oynadıktan sonra 2006 yılında Almanya'nın Köln takımına transfer oldu. 34 yaşındaki defans oyuncusu bu yıl futbolu bıraktı.
Teknik direktörlere de değinelim
Konfederasyon Kupası'nın kısa tarihindeki tanıdık isimlere değinmeye devam. Sırada 2001'de Meksika'da düzenlenen turnuva var. Kamerun Milli takımına dikkat!
Washington - Brezilya Milli Takımı'nın 21 numaralı oyuncusu. Turnuvadan 1 yıl sonra 2002 yılında Fenerbahçe'ye geldi. 2 sezon forma giydi ancak kalp rahatsızlığından dolayı takımdan ayrıldı. 34 yaşında ve ülkesinde Sao Paulo takımının formasını giyiyor.
Guus Hiddink - Güney Kore Milli Takımı'nın teknik direktörü. Turnuva başlamadan 11 yıl önce 1990 yılında Fenerbahçe'ye geldi. 1 sezon görev yaptıktan sonra Valencia'nın başına geçti. 62 yaşındaki teknik adam geçtiğimiz sezon sonunda Chelsea'den ayrıldı ve halen Rusya milli takımını çalıştırıyor.


Yaz günlerinde futbol özlemimizi Konfederasyon Kupası'yla gideriyoruz. Şimdi bunun Mustafa Doğan'la ne alakası var demeyin. Konfederasyon Kupası maçlarını izlerken eski turnuvalarda neler olmuş bir bakayım dedim ve 1999 yılında Meksika'da düzenlenen, evsahibi ülkenin şampiyon olduğu Konfederasyon Kupası'nda Almanya Milli Takımı'nın 20 kişilik kadrosunun 5 sırt numaralı oyuncusunun yukarıdaki fotoğrafta ayağında terlikleriyle hamağa oturup poz veren Mustafa Doğan olduğunu gördüm. Mustafa Doğan Almanya A Milli Takımının formasını da ilk kez bu turnuvada A.B.D.'ye 2-0 yenildikleri maçta giymiş. Aynı formayı 2. ve son kez ise birçoğumuzun hatırladığı EURO 2000 elemelerindeki Almanya-Türkiye maçında giymişti Mustada Doğan. 20 yaşında Fenerbahçe'ye gelip 7 sene kalan, daha sonra da 3 yıl Beşiktaş da oynayan önemli bir futbolcuydu. Türkiye'de defans oyuncuları pek önemsenmediğinden "Almanya'yı tercih etti", "Neden Türkiye'yi seçmedin", "Vatan haini" gibi saçmasapan söylemler Mustafa Doğan için pek kullanılmadı. O da adından çok fazla bahsettirmeden 31 yaşında sessiz sedasız bıraktı futbolu. Şimdi onu spor yorumcusu olarak izliyoruz ve benzerlerinden çok daha iyi ve kaliteli yorumlar yapabildiğini görüyoruz.
Köprü dizisinin ilk bölümlerini takip eden ancak sonradan izlemeye devam edemeyen (Malum TV'de dizi izlemek zor iş, her hafta belli bir saatte ekran başında olmayı gerektiriyor) biri olarak heyecanla beklediğim ve merak ettiğim bir filmdi vali. Askerde olduğum dönemde vizyona girdiğinden ancak izleme fırsatı bulabildim. Bazı hataları olsa da genel olarak oldukça beğendim. Bundan sonrası filmle ilgili az miktarda da olsa spoiler içerebilir.