Her dünya kupası sırasında, genelde çeyrek final maçları oynanırken içimi bir hüzün kaplamaya başlar. Bitiyor işte derim kendi kendime. Şunun şurasında 3-4 tane maç kaldı ve ben bu keyfi bir kez daha yaşayabilmek için 4 yıl daha yaşlanmak zorundayım, hatta belki de bu keyfi bir daha hiç yaşayamayabilirim. Şu sıralar bir yandan bu hüznü yaşıyorum, bir yandan da sona ermek üzere olan 2010 Dünya Kupası'nın değerlendirmesini yapmaya çalışıyorum. Aklımdan geçenleri blogun okuycularıyla da paylaşmak istedim.
Turnuvanın takımı : Almanya - Finale çıkamayan takım nasıl turnuvanın takımı olur demeyin. Yıllarca turnuvaların en yaşlı kadrosu oldu Alman Milli takımları. Bu kez en genç takımlardan biriydiler ve bize Dünya Kupaları tarihine geçecek 2 tane maç hediye etti bu genç takım. Makine düzeninde işleyen bu takım, İspanya'dan çekinmeseydi bu akşam 1974 finalinin rövanşını izliyor olabilirdik.
Turnuvanın sürpriz takımları : Uruguay ve Gana
Uruguay - Turnuvaya gelirken kimse onlardan yarı finale çıkmalarını beklemiyordu ancak onlar iyi savunmalarıyla eşleşmelerdeki şanslarını da değerlendirerek büyük bir başarıya imza attılar. Bu başarıda Forlan'ın futbolunun ve liderliğinin katkısı çok büyük.
Gana - Asamoah Gyan 120. dakikadakı penaltıyı ağlara gönderebilseydi, Gana Dünya kupaları tarihinde yarı final oynayan ilk Afrika takımı olacaktı. Yarı finalist olamsalar da kupaya damga vurmayı başardılar. Gana'nın turnuvadaki bütün maçlarını izledim ve her seferinde keşke şu takımda Essien de oynayabilseydi dedim kendi kendime.
Bu 2 takıma ayrı bir parantez açmak lazım. Her ikisi de daha ilk maçlarından yukarılara çıkabileceklerinin sinyallerini verdiler. Eşleşme şansaları olmasa bu kadar yukarı çıkamayabilirlerdi belki ama bu onların iyi futbol oynadıkları gerçeğini değiştirmiyor. Bulundukları noktaya gelirken arkadaşlarla girdiğim iddiaları kazanmamı sağladıkları için ayrıca teşekkür ediyorum Uruguay ve Gana'ya.
Turnuvanın yıldızı : David Villa (İspanya) - Açıkçası 1994'teki turnuvaya damga vuran Romario ve Roberto Baggio ya da 2002'de muhteşem bir geri dönüş yapan Ronaldo gibi bir yıldızı olmadı turnuvanın ama illa bir yıldız seçmek gerekirse bence bu adam 2 yıl öncesine göre hücum gücü çok daha zayıflamış olan İspanya'yı finale getiren yolda en önemli katkıyı yapan David Villa'dır. David Villa ile birlikte Diego Forlan ve Bastian Schweinsteiger isimlerini de es geçmemek lazım.
Turnuvada parlayan isim: Thomas Muller (Almanya) - Henüz 20 yaşındaki bu adam hedef santror olmamasına rağmen 5 golle kapattı turnuvayı. İspanya'ya karşı oynayamaması belki de turnuvanın kaderini değiştirdi. Olağanüstü yeteneklere sahip bir oyuncu değil belki ama bir futbolcuda olması gereken her özellik onda yeterince var. Yine bu kategoride de Thomas Muller ile birlikte Mesut Özil, Luis Suarez, kahin ahtapot Paul ve Asamoah Gyan'ın isimlerini sayabiliriz.
Turnuvanın hayal kırıkları : TRT spikerleri, vuvuzela ve Ömer Üründül. Fazla söze gerek yok. Bu 3'lü turnuvanın en güzel maçlarının bile seyir zevkini azalttı malesef.
1 yorum:
Antrparantez Müller turnuvayı asist farkıyla gol kralı olarak kapattı, bu da turnuvanın en büyük sürprizlerinden biri olabilir hacı :)
Yorum Gönder