18 Haziran 2009 Perşembe

Mustafa

Böyle bir projenin varlığını ilk defa duyduğumda nasıl da heyecanlanmıştım. 29 Ekim'e kadar nasıl bekleyeceğiz diye düşünmüştüm. Ancak belgesel vizyona girdikten sonra öyle bir fırtına koptu ki, benim belgeseli görme konusundaki hevesim de belgesele olan merakım da azalıverdi. Araya askerlik de girince izlemek ancak bugüne kısmet oldu. Bir yerde de iyi oldu. O dönem belgeselle ilgili okuduklarımın etkisinde kalabilirdim. Şimdi ise aradan uzun zaman geçti fırtına dindi sular duruldu.
İlk olarak söylenmesi gereken "Mustafa"nın kesinlikle bir film değil belgesel olduğu. Eğer film olmak gibi bir iddiası varsa son derece başarısız bir film olduğunu söylemek mümkün. Bu konuda özellikle Mustafa Altıoklar'ın "Mustafa" hakkındaki eleştirisini okumanızı önerim. Altıoklar, belgeselin sinema yanının zayıf olmasının bu kadar çok eleştiri almasındaki en önemli etken olduğunu uzun ve açıklayıcı bir şekilde anlatmış. Yazıya ekşi sözlükte mustafa başlığı altından ulaşmak mümkün.
Neyse gelelim işin belgesel yönüne. Bu ülkede umuda ve birlik olmaya dair bir şeyler söyleyebiliyorsak bunda Atatürk'ün ve onun önderliğinde gerçekleşen Kurtuluş Savaşı'nın payı büyüktür. Çaresi olmayan bir durumda olduğu söylenen bir millet için, imkansız gibi görüneni umut edip başaran bir adamı umutsuz ve çaresiz göstermek; parçalanmak üzere olan bir toplumu bir araya getiren insanı yalnız ve tükenmiş göstermek en hafif tabirle haksızlıktır. Sonuç itibariyle bugüne kadar yaptığı birçok işi beğeniyle takip ettiğim Can Dündar beni ciddi anlamda hayal kırıklığına uğrattı.

Hiç yorum yok:

Blog Widget by LinkWithin