
Bütün bunların yanında konferans uzun bir aradan sonra Ankara'ya gitmemi sağlamıştı. Sunumu birlikte yaptığım dostum Utku'yla ilk günümüzü konferansta geçirdikten sonra, ikinci gün sıkıştırılmış bir Ankara turu yapmaya çalışmıştık. Gezebildiğimiz yerler arasında Kızılay, Anıtkabir, Ulus, Gençlik Parkı, İlk Meclis ve Anadolu Medeniyetleri Müzesi vardı. Ertesi gün İzmir'de KPDS'ye girecek olmamdan dolayı 10 Kasım sabahı, benim için eve dönüş vaktiydi. Hayatımda ilk kez bir 10 Kasım sabahı Ankara'daydım ama otobüse yetişecek olmamdan dolayı Anıtkabir'e gitme şansım yoktu. Kızılay'dan metroya binmiş AŞTİ'ye doğru giderken tam da Anıtkabir'e en yakın istasyon olan Tandoğan'da saatin 9.05 olduğunu farkettim. Sirenlerin çalmaya başlamasıyla birlikte saygı duruşuna geçtiğimde bir 10 Kasım sabahı saat 9'u 5 geçe Ata'ya bu kadar yakın olmanın çok güzel bir duygu olduğunu hissettim ve kendi kendime "En kısa zamanda bir 10 Kasım sabahı 9.05'te Anıtkabir'de olmalı ve bu duyguyu tam anlamıyla yaşamalıyım" diye söz verdim.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder
Değerli okuyucu,
Yorumunu yazarken, bu blogun sadece yazarının kişisel görüşlerinden ibaret olduğunu ve herkesin aynı şekilde düşünmek durumunda olmadığını, farklı düşünceleri belirtmenin ve tartışmanın en güzel yolunun ise saygılı bir üsluptan geçtiğini unutmazsan, bir de değerli görüşlerinin yanında adsız yazısının olmasının pek de iyi bir şey olmadığını göz önünde bulundurursan ne mutlu sana, ne mutlu bana...