7 Eylül 2008 Pazar

Kentim

Bahar aylarından birinde bir akşamüstü Güzelyalı sahilinde yürüyüş yapmak için evden çıkarsınız. Kulağınızda sevdiğiniz müzikler... Deniz kenarına indiğinizde içinizi tarif edilemeyen bir huzur kaplar, yüzünüzde sebepsiz bir tebessüm oluşur, etrafınıza bakıp da aynı tebessümü çevredeki insanların da yüzünde gördüğünüzde sebepsiz olmadığını anlarsınız bu tebessümün. Sonra aklınızdan “tamam İzmir’in kızları güzel de bir tane mi istisnası yok bunun” diye geçirirsiniz ki gerçekten de yoktur istisnası. Artık eskisinden daha temiz olan denizin kokusunu içinize çektiğinizde doğduğunuzdan beri yaşadığınız kente bir kez daha aşık olursunuz. Aslında bu duygu tanıdıktır. Daha önce Konak'tan Karşıyaka’ya vapurla geçerken, Teleferik’ten şehre bakarken ya da Kordon’da biranızı yudumlayıp gün batımını seyrederken de aynı duyguyu yaşamışsınızdır. İzmir insana böyle duygular yaşatan ve şartlar izin vermese bile mutlaka burada yaşamalı, burada yaşlanmalıyım dedirten bir şehirdir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Değerli okuyucu,

Yorumunu yazarken, bu blogun sadece yazarının kişisel görüşlerinden ibaret olduğunu ve herkesin aynı şekilde düşünmek durumunda olmadığını, farklı düşünceleri belirtmenin ve tartışmanın en güzel yolunun ise saygılı bir üsluptan geçtiğini unutmazsan, bir de değerli görüşlerinin yanında adsız yazısının olmasının pek de iyi bir şey olmadığını göz önünde bulundurursan ne mutlu sana, ne mutlu bana...